top of page
  • Yazarın fotoğrafıAlperen Gürsoy

GWAR - SCUMDOGS OF THE UNIVERSE / Albüm İncelemesi

Gwaaarrrgghhlllgh!!! Albüm kritiğine geçmeden önce kısaca grubu tanıtmayı kendime borç bilirim, çünkü GWAR sıradan bir müzik grubundan çok daha fazlası, kompleks bir projenin sonucuydu.



1984’de Dave Brockie isimli vokalistin Death Piggy adındaki grubu konserler verirken, şov öncesinde sahne alan ve aslında sadece soytarılık yapmak için tuhaf sahne kıyafetleri giyen aynı müzisyenlerin oluşturduğu grup GWAR, kısa sürede gerçek gruptan daha fazla ilgi görmeye başladı. Grubun orijinal ismi “Gwaaarrrgghhlllgh” olarak belirlenmişti, ciddiyetten o kadar uzak bir projeydi. Sahneleri büyük ilgi görmeye başlayınca Death Piggy rafa kaldırıldı ve GWAR adı altında müzik yapmaya başladılar.


Normal bir metal grubundan farklı olarak bütün müzisyenler kendine ait bir “persona” sahibi. Örneğin 43 milyar yaşında olduğu söylenen ve dağılmış parçaları Scumdoggia gezegeninde yeniden monte edilen “Oderus Urungus”, veya şarkı bestelemek için gitarı ile testislerini kaşıyan “Balsac the Jaws of Death”. Abartılı kostümler ve maskeler ile sahne alıyorlar. Hatta grupta çalan müzisyenler değiştiğinde bile aynı kostümü giyerek aynı karakteri oynamaya devam edenler oldu. 1988’de ilk albümlerini yayınladılar fakat işlerin rayına oturduğu albüm 1990 çıkışlı “SCUMDOGS OF THE UNIVERSE” oldu.



Grubun yaptığı müzik türü, birkaç farklı başlık ile tanımlanabilir. Comedy rock, satirical heavy metal, crossover thrash, punk gibi genre’larda şarkılar yapan grup, yıllar geçtikçe daha sert bir ton ile devam etti. Fakat Scumdogs albümünde biraz daha comedy rock ve punk havası ön planda. Ayrıca şarkıları da tematik öğeler içeriyor ve GWAR'ın kendine ait bir 'lore'u var, bunu GWAR evreni olarak tanımlayabiliriz.

 

Açılış şarkısı The Salaminizer, zamanın en popüler Rap grubu N.W.A’nin Gangsta Gangsta şarkısının bir parodisi şeklinde başlıyor. Genius.com sitesinde şarkının sözlerine bakarsanız, Ice Cube’un verse’ünü birebir taklit ettiğini görebilirsiniz. Rifflerin alev gibi ilerlediği, DRI tarzı bir thrash havasına sahip şarkı GWAR konserlerinin vazgeçilmez şarkılarından birisi. Kelime anlamı olarak ise “sarhoş, sapık, esrarkeş ve zampara” sıfatlarının kombine edildiği bir kavram olduğunu anlıyoruz Salaminizer kelimesinin.


İkinci şarkı Maggots, isminden de belli olduğu gibi kurtçukları anlatan bir şarkı. GWAR evrenine göre “world maggot”, dünyanın bağırsaklarında yaşayan devasa bir kurtçuğu ifade ediyor. Bazı sahnelerinde bu kurtçuğu seyirciye atıp kurtçuğu seyircilere yediriyorlar. Altyapıdaki sinek vızıldaması sesini arka plana atarsak şarkıdaki vokal performansı o kadar ciddi ki, gökyüzünden dökülen kurtçuk yağmuru ile ilgili bir şarkı olduğuna inanmak mümkün değil. Bateri yerli yerinde, headbang yapmaya müsait bir parça.


Grubun en hit parçası Sick Of You, comedy rock anthem sayılacak kadar sevilen bir parça. Hatta grubun one hit wonder’ı olma potansiyeli taşıyor olsa da çok büyük kitlelere ulaşamamış. Gerçi 1990’lara göre değerlendirirsek, kostümlü ve maskeli korkunç adamların ana akım medyada yer bulması çok da olağan bir şey değil. Hatırlarsınız Lordi grubu 2006’da Eurovision yarışmasını kazandığında bile tepkiler çok büyüktü. Sick Of You’nun lirikal teması, çevresindeki insanlardan bıkmış birisinin isyanı. Karşısındakinin pis koktuğundan falan bahsediyor. Hatta grup otobüsünde üyelerin birbirine “senden bıktım ula” dedikleri için bu parça ortaya çıkmış. Punk havasının hakim olduğu şarkı, konserlerin açılış veya final şarkısı olarak çalınıyor.


Normalde GWAR albümlerinde vokaller Dave Brockie’nin canlandırdığı Oderus Urungus tarafından yapılıyor, fakat bazı şarkılar farklı kişiler tarafından da söylenebiliyor. Bu albümde GWAR’ın menejeri tarafından canlandırılan Sleazy P. Martini karakteri, Slaughterama şarkısını söyleyen isim. Sürreal GWAR evreninden çıkan belki de en ofansif parça. Bir TV oyun şovunu canlandıran şarkının temasında fakir ve umutsuz insanlar yarışmaya katılıyor ve büyük ödül için yarışıyor. Fakat hepsi yarışmadan elenip vahşice katlediliyor. Önce pis kokan bir hippi, ardından “art-fag” diye tabir edilen ve Türkçeleştirmeyi tercih etmeyeceğim bir yarışmacı, son olarak da dazlak bir nazi, çeşitli öldürülme yöntemleri ile yarışmaya veda ediyor. Ve haftaya Slaughterama’nın yeni bölümü ile GWAR tekrar bizlerle birlikte olacak!


The Years Without Light ve King Queen crossover thrash kafasında parçalar, fakat Suicidal Tendencies kıvamında değil, yine vokalin kendine has ses rengi ile çok farklı tarzda bir thrash/punk şarkıları. The Years Without Light şarkısında gerçek hayatta ölüp daha sonra GWAR için insan formunda yaşayan kişileri anlatıyorlar.


King Queen şarkısındaki isim seçimi kinayeli olarak seçilmiş ve “queen” kelimesinin gay erkek karşılığı olarak kullanılmış, şarkıda Oderus kendisini gaylerin kralı olarak tanımlamakta. Zaten ilerleyen yıllarda Oderus, terörist Osama Bin Laden’in gay sevgilisi olduğunu söylüyordu bazı konserlerde. Şarkıda da Oderus’u cinsel anlamda tatmin edemeyen gaylerin öldürülmesi, hatta bazılarının diriltip tekrar öldürülmesi anlatılıyor. 43 milyar yaşındaki adamın uğraştığı işlere bak…


Albümdeki parçalar yeterince sıra dışı değilmiş gibi, Horror of Yig parçası tarz olarak iyice dikkat çekiyor. Gayda introsu ile başlayan şarkı, H.P. Lovecraft’ın The Curse of Yig eserindeki yaratık Yig’i anlatıyor. Ayrıca şarkının prodüktörlüğünü, endüstriyel metal grubu Ministry’den Al Jourgenson ve Paul Barker üstlenmiş. Gaydadan sonra bir de kabilelerde çalınan dümbelek tarzı enstrüman eşlik ediyor. Gerçek band introsundan sonra ise GWAR’ın belki de şimdiye kadarki en kaliteli bateri performansını dinliyoruz. Ardından bass gitar da iki üç saniyelik nağme yapıyor. Oderus Urungus da bazı yerlerde death metale dahi uygun denecek vokaller icra ediyor. Yani tematik lirikleri arka plana atarsak, şimdilik müzikal anlamda en tatmin eden parça bu.


Arka arkaya sıralanmış thrash / groove kafasındaki parçalardan sonra apaçık bir punk şarkısı olarak devam ederken arada bir de gitar solosu ihtiva eden Vlad the Impaler parçası. Aşırı basit kafiyeler ile ilerleyen şarkıda, bizim “Kazıklı Voyvoda” olarak bildiğimiz, insanları gerçekten kazığa oturtarak öldüren ve tarihte ismi bilinen 3. Vlad anlatılmakta. İkinci verse’te Vlad’ın Türklerin elinde esir olması ve bütün Türklerin aşağılık insanlar olduğu anlatılıyor. Keşke bu tarihi olaylar Oderus Urungus ağabeyime bu şekilde lanse etmeseydi ama yapacak bir şey yok.


Black and Huge şarkısının ismi, aklı fesat olan herkeste bir çağrışım yapmıştır sanırım. Söz konusu GWAR olunca bu çağrışım tabi ki doğru. Apaçık bir şekilde pornografiden bahsediliyor, sanırım bunun detayına girmesem daha iyi olacak. Yine bir gitar solosu ihtiva eden şarkıda hard rock / thrash metal havası esiyor.


Love Surgery parçası müzikal olarak sanırım albümde en beğenmediğim parça. Sözleri ise insanları ameliyat ile sakat bırakmayı, onlardan insan yahnisi yapmayı, tavada kızartıldığı zaman bütün insanların etinin aynı olduğunu anlatıyor. Gitardaki Mike Derks, yani maske altındaki adıyla Balsac The Jaws Of Death, dolaylı olarak Slayer’ın Angel of Death riffini arakladığını itiraf ediyor. Bir üniversite öğrencisini davet edip fagot çaldırmışlar, metal müzik dünyasında bir ilk olsa gerek.


Death Pod şarkısı, GWAR üyeleri nasıl oldu da dünyaya geldi sorusunun cevabı niteliğinde. Klon olarak üretildiklerini, göklerde ölüm saçtıklarını, milyonlarca yaratık öldürdüklerini, fakat milyonlarca yıl süren savaşın sonunda GWAR’ın kaybettiğini ve bu yüzden çamur topu diye bahsettiği bu dünyaya sürgün edildiklerini anlatıyor Oderus ağabey. Kendisinin verse’lerdeki vokal performansının ise rap yapan bir Corey Taylor’ı anımsattığını söylemeden geçemeyeceğim.


Sexecutioner isim olarak garip… Grup üyelerinden The Sexecutioner’ın vokalini yaptığı ve kendisi ile aynı ismi taşıyan şarkı. Türkçedeki “cellat gibi s…” kalıbına benzer bir kelime seçimi olsa gerek. Şarkının teması zaten isminden belli, bunun da detayına girmeye gerek duymuyorum. Biraz daha bass gitarın ön plana çıktığı, temponun sık değiştiği, çok da profesyonel bir kayıt diyemeyeceğim bir parça. Fakat konserlerde söylenmesi zevkli olan ve güzel reaksiyon alan bir çalışma olmuş.


Albümün kapanış parçası aslında ilk olarak bonus track olarak yayınlanan Cool Place to Park, gerçekten hiç mecaz katmadan, New York’da park yeri bulmanın ne kadar zor olduğunu anlatan bir parça. Video klibinde de insan köleler tarafından çekilen bir faytonu, normalde bass gitar çalan Beefcake the Mighty kullanıyor. Çünkü bu şarkının vokalini kendisi yapıyor. Hatta bass gitar ise Oderus Urungus tarafından çalınmış yani rolleri değiştirmişler. 2014’de Dave Brockie’nin ölümünden sonra GWAR’a tekrar tam zamanlı dönüş yapan Mike Bishop, bu sefer Blöthar the Berserker ismi ile sadece vokal yapmaya başladı. Cool Place to Park ise onun ilk vokal performansı olmuştu. Müzikal olarak yine pek sevemediğim bir şarkı. Yavaş bir hard rock şarkısı havasında, aynı şekilde Beefcake’in vokalleri de pek dinamik bir hava katmamış.

 

Bir bütün olarak düşünüldüğünde GWAR üyelerinin persona’larını tanımaya başladığımız, insan formunda müzik yapan Evrenin Adiköpekleri’nin yaradılış hikayesine dair fikir sahibi olduğumuz bir albüm. Oderus Urungus’un vokal renginin de tam olarak oturduğu albüm biraz daha punk havayı koruyor. İlerleyen yıllarda çok daha sert riff / bateri kullanımı ile işleri daha da ciddileştirdiler. Fakat Scumdogs of the Universe, grubun müzik tarzının belirlenmesi, insanların grubu tanıması açısından önemli bir çalışma. 2020’de albümün 30. yıldönümüne özel tekrar bir remix albümü yayınlandı. Bazı şarkıların rifflerinde küçük değişiklikler mevcut, bu versiyona da kulak verilebilir.


Ciddi müzikten sıkıldığınız, rock / metal aleminden daha eğlenceli şarkılar dinlemek istediğiniz her an GWAR’ın Scumdogs of the Universe albümünü dinleyebilirsiniz. Karakterleri tanıdıkça grubun lore’u sizi daha da içine çekecektir.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page