Vize haftasının vazgeçilmez yoldaşı olan ChatGPT’ye, sınava çalışmak yerine orkide bakımından tutun: "Simone Simons kızılı hangi boyaları karıştırınca olur?" sorusunu sorduğum bu haftalarda şu soruyu sormadan edemezdim: 20 Kasım günü (doğum günüm) bir metal grubu olsaydı hangi grup olurdu?
Cevap, çalışmadığım yerden geldi: Katatonia.
ChatGPT’nin neden olarak belirttiği yerler astrolojik konularla ilintili olsa da, dergi yazısında Rezzan Kirazcılık oynayamam. Bu yüzden, bildiğim yoldan ilerleyerek Katatonia hakkında yazmaya karar verdim.
Katatonia’nın müziğini üç kelime ile anlatacak olsaydık, bu üç mistik kelime: kasvetli, melankolik ve duygusal olurdu. (Yani, overrated Ankara editleri.)
Katatonia, 1991 yılında İsveç'te Jonas Renkse (vokal ve davul) ve Anders Nyström (gitar) tarafından kuruldu. Grubun ilk dönemleri doom/death metal etkisi taşır. Ağır, yavaş tempolu ve karanlık bir atmosferle öne çıkan ilk albümleri, bu tarzın etkileyici örneklerindendir. Katatonia'nın ilk albümü, doom/death metal tarzında önemli bir yere sahiptir. Uzun şarkı yapıları, melankolik gitar riffleri ve derinlikli atmosferiyle dikkat çeker. Albüm, grubun melankolik bir ruh hali yaratma konusundaki yeteneğini ortaya koyar.
Bir diğer albümü olan "Brave Murder Day" (1996), grubun sound’unda bir dönüm noktasıdır. Death metal vokalleriyle birlikte, daha atmosferik bir doom metal yaklaşımına geçiş yapmıştır. Mikael Åkerfeldt (Opeth vokalisti), bu albümde misafir vokal olarak yer alır.
1990'ların sonunda grup daha progresif bir tarza evrilmeye başladı ki bu, belki de diğer İskandinav metal gruplarından ayrışmaya başladıkları ilk zamana tekabül eder. Belki de Katatonia, o dönemlerde ailesine (İskandinav metal müzik camiasına) başkaldıran bir ergen olarak nitelendirilebilir.
Bu evrimleşme, Katatonia’nın asıl ününe sahip olmasına neden oldu.
Katatonia, diğer dinlediğim grupların aksine daha bireysel. Ne devrim ne de protesto görebilirsiniz müziklerinde ama yine de insanın kendi devrimini işler bir yerde. Ölüm, yüzleşme, kayıp, yalnızlık ve kişisel mücadeleler, felsefi bir zeminle işlenir şarkılarında. Katatonia, arkadaşınıza atacağınız bir playlistte yer alsa da büyük ihtimalle her zaman tek başınıza dinleyeceğiniz bir gruptur.
Grubun melankolik yapısı, Opeth, Anathema ve Agalloch gibi diğer karanlık ve atmosferik gruplarla benzerlik taşır ancak Katatonia’nın benzersiz bir duygusal yoğunluğu vardır. Opeth konserine arkadaşınızla gidersiniz ama Katatonia, 3 şehirde konser verse de, soğuk günlerde içtiğiniz sigaranın tek başına eşlikçisidir çoğu zaman. (Sigara sağlığa zararlıdır, kamu spotu.)
ChatGPT’nin ruh eşimi kıyıda köşede kalmış bir metal grubu olarak cevaplamasını beklerken, metal dünyanın Ankaralılarına denk gelmek biraz üzmedi değil. Yine de bu cevabı sevdim. Belki bir gün diğer cevaplar olan Gojira ve Opeth hakkında da yazı yazarım.
İyi dinlemeler.
Comments