Daha ilk çıktıkları şarkıdan itibaren çizgilerini bozmadan, kendi tarzını ve tınısını hiç kaybetmeden Doom Metal türünün bana göre öncülerinden biri olan KATATONIA'yı inceleyeceğiz bu hafta.
1991 yılında İsveç, Stokholm çıkışlı grubumuz, ilk çıktıkları dönemde Death / Doom metal yaparak kariyerlerine başlamış, son döneme doğru Alternatif Metal'e küçük kaymalar yaşamıştır.
Öncelikle gelin biraz grubu konuşalım. Tek kelimeyle grubu anlatmaya çalışsam empati kelimesini kullanabilirim. Sizin yüzünüze direk bir şeyleri vurmaktansa; size, sizin bakış açınızdan bir şeyleri anlatmaya çalışıyor, yalnız olmadığınızı ve sanki "İçinde ne biriktiyse gel dök içini, otur kardeşim konuşalım." diyor grup bize. Şarkılarında duyguları kelimelere çok iyi vurabiliyor, dinlerken sizi karanlık taraflara götürdüğü gibi bir yandan da resmen aydınlanma çağına girmiş gibi hissettirebiliyor, hayatın bizim küçük dünyamızda her gün başa çıkmaya çalıştığımız minicik sorunlardan daha büyük olduğunu bir balyoz gibi karşımıza çıkarıyor. Bugün inceleyeceğimiz albümde de ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız zaten. E hadi lafı daha da uzatmadan başlayalım o zaman...
Çıktıkları dönemde büyük bir ses getiren albüm 2006 yılının "Top Metal Albümleri" arasına girmiş ve 8 numaraya kadar yükselmiştir.
Albümün kapağında da gördüğümüz üzere kanlı ve depresif bir ses tonuyla aniden başlıyor, hadi bakalım bu daha başlangıç dercesine albüme hemencecik giriyor, e bizi de içine çekmekten eksik kalmıyor tabii ki de.
SOIL'S SONG
Gitarından tutun agresif zil tınısına kadar her enstrümanı birbiriyle mükemmel şekilde harmanlayarak, bu şarkı ile baterinin önemini bir kere daha gözler önüne seriyorlar. Vokalin şarkıda resmen süzülerek devam etmesine ek olarak, bir yandan sakin ama bir yandan da resmen sizi alıp bir köşeye fırlatan bir etki bırakıyor bu şarkı üstümüzde. Bizi fırlattığı bir sonraki şarkı ise...
JULY...
Bu şarkı var yaa... İşte sözün bittiği yerdeyim. Albümün en sağlam şarkısı belki de bu olabilir bana göre. Basit bir arpejle bile ortaya çıkan şaheser hakkında ne desem bilemedim açıkçası.Vokalin kendini tekrarı bile sona doğru ayrı bir tat vermeye başlamış, gitarın her sesi geldiğinde baterinin onu tamamlamasıyla klipte de izlediğimiz gibi insanı depresyona sokmak için niyet edilmiş gibi bir şarkı ortaya koymuşlar. Ne diyeyim helal valla.
IN THE WHITE
Bazı şarkılar vardır ya tamamen sizin için apayrı yeri olan.... heeeh işte o şarkı benim için bu şarkıdır. Gözümü her kapayıp bu şarkıyı dinlediğim zaman şarkının ayrı noktalarını, her dinleyişimde farklı hisleri ve bana kalan benzersiz duygularla bitiriyorum bu şarkıyı.
Kısacası albümü özetlemek gerekirse biraz hayat gibi diyebiliriz. Çünkü bazı noktalarıyla sindirmemiz gerekirken, bazı noktalarıyla bize bir şeyler öğretip katıyor, ayrı yerlere sürüklüyor ve herkes için ayrı bir yer sağlıyor zihinlerde. Artık sizi de kendi yolculuğunuzla baş başa bırakarak sözlerime son veriyorum. Bugünlük benden bu kadar.
Albümün geri kalanına göz atmak isteyenler için:
Comments