The Sky, The Earth & All Between Albüm İncelemesi
- Duru Uzay Aktaş
- 11 Mar
- 3 dakikada okunur
Bugün, daha önce hiç kaleme almadığım bir grup olan Architects'in yakın zamanda dinleyenleri ile buluşturduğu 11. stüdyo albümü “The Sky, The Earth & All Between” var merceğimde.
Benim için de, albümün çıkış tarihi itibariyle müzik piyasası için de yeni bir deneyim olacak.

2004 yılında kurulan grup, son 10 senede ingiliz sahnelerinde adını bir hayli duyurmuş ve albümleri ile pek çok farklı gözden yorumlar alarak bahsettirmiştir kendisinden. 90’ların sonuna doğru etkisini arttıran metalcore türünü -zamanla bu türden uzaklaşmış pek çok gruba kısayla- etkin bir şekilde şarkılarında kullandığını da söylemek mümkün.
Albüme gelecek olursak, grubun önceki işlerine kıyasla daha ağır ve sert bir sounda sahip olup her şarkıda farklı bir üye ve enstrüman ile ön plana çıkmaktadır.
Albümün açılışı, tüm albümün tonunu gerçekten belirleyen bir parça olan Elegy. Yavaş yavaş yükselen bu parça -ve genelde bu şekilde ilerleyen bütün albümler- poetik bir biçimde dinleyeni albümün geri kalanına hazırlarmışçasına bir ruh haline sokuyor. Sam Carter vokalleriyle hem temiz hem de sert dengesini oldukça oturaklı koruyor.
Aynı zamanda albümün Jordan Fish'in tonlarıyla desteklenmesi de albümü diğerlerinden daha ayrıcalıklı bir konuma soktuğunu söyleyebiliriz.
Taviz vermeyen riffleri ile Whiplash ve albümün 3. şarkısı olan -benim de en beğendiğim- Blackhole da albümün ağır topları olup kesinlikle albümü kurtaran parçalar olmuş.
Everything Ends'e gelecek olursak, aslında oldukça beğenilmesine rağmen, oldukça alışılmış bir metalcore parçası olmasıyla benim gözümde aynı değere bürünemedi.
Dinlerken içerisinde bu zamana kadar dinlediğim her grup ve şarkıdan parçalar bulduğumu hissettiğim bir parça oldu. Albümün fikrimce en özgün olmayan şarkılardan biri olup, tamamen pop metal sound'una sahip. Ancak dinlerken kişiyi tetikte tutmak için iyi bir çeşitlilik diyebiliriz. Arada bazı istisna albümler olsa da aynı dinamikte devam eden bir albüm çoğu zaman dinleyeni sıkabilir.
Grubun House Of Protection ile iş birliği yaptığı parça Brain Dead, grubu daha ağır yönlere çekmeye çalışmış deneysel nitelikte saf bir modern metalcore'dur. Bunun arından gelen Evil Eyes, albümde kendini ayrıştırabilmiş parçaları giriş-gelişme-sonuç olarak ayırdığımızda gelişme kısmında yer alıp, dengeyi sabit tutma yolunda olan bir parça.
Albümü bir bütün halinde sevebilmek için kendimi zorladım. Ancak kendini ayrıştıran birkaç şarkı dışında benim gözümde bu albüm, kendilerini geçmiş eleştirilerden ayrıştırmanın ve grubun evrimsel sürecini göz önüne sermek için güzel bir fırsatken basmakalıp şarkı yapıları neredeyse her şarkının başına bela oluyor, aynı akışa o kadar sıkı bir şekilde yapışıyor ki her şarkı birbirine karışmaya başlıyor.
Judgement Day, şarkıcı Amira Elfeky'yi de beraberinde getirerek daha elektronik, endüstriyel bir sound yaratarak kayda daha incelikli bir vokal katıyor. Objektif olarak iyi diyebileceğimiz bu iki vokal de, albümün pek çok yerinde gördüğümüz ve benim de sıkça değindiğim denge unsurunu net bir şekilde yansıtıyor.
Albümün sonlarına doğru Curse ve Seeing Red parçalarıyla tanışıyoruz. Seeing Red, grubun son birkaç yıldır atmak istedikleri o adımı atmaya hazır olduklarını gösteren bir şarkıdır aslında.
Albüme veda ederken, albümün açılış şarkısı olan Elegy ile aynı ayarda derinlik katmış olan Chandelier var sırada. Albümü severek dinlediyseniz bu şarkı kesinlikle sizi sona ulaştığınızda, tekrar en başa gitmeye itecek bir parça olmuş.
Bu albümün bana sunduğu en büyük mücadele, niyeti ile sonucu arasındaki çelişkili uyumdu. Grubun yıllar boyunca gelen eleştirilerden etkilendiği ve buna ithafen aksini kanıtlama çabası içine girmeleri doğal.
Yapım sürecinde Fish ve Cervini, albümün mümkün olduğunca büyük bir ses çıkarması için net bir şekilde uğraş göstermişler ancak ne yazık ki albümün kimyası fikrimce daha farklı unsurlar arıyor.
Buna rağmen birçok kişiye göre bu albüm, kötü eleştirileri haksız çıkartacak biçimde sevilip kabul görülmüş ve grubun ilerleyen süreci için etkili bir basamak olarak görülüyor.
Ben ne yazık ki bu şekilde değerlendirememiş olsam da, tabii ki gönlümüz hiçbir emeğin zayi olmasından yana değil.
Bazı albümlerin kişi üzerindeki etkisi tamamen kişisel tercihlere bağlı olarak değişip, objektif bir biçimde yorumlanıyor.
Bu albüm de kesinlikle onlardan bir tanesi.
Comments