Bugün kimilerine göre Metallica'nın en iyi albümü sayılabilecek bir albümle karşınızdayım ;
...And Justice For All. Gelin biraz albüm hakkında konuşalım;
Albüm, 25 Ağustos 1988'de Elektra Records tarafından satışa sunulan 4. stüdyo albümü olmasıyla birlikte 2018 yılında 30. yaşını kutladı.
Aslına bakılırsa bu albüm grubun çok zor bir dönemden geçtiği sürede yaratılmıştı. Herkesin gözdesi, grubun biricik bas gitaristi Cliff Burton, grup otobüsünün geçirdiği bir kaza sonucunda hayata gözlerini yummuştu.
Albümün Cliff Burton'suz ilk albüm olmasından tutun, Grammy ödüllerine kadar Metallica için hem manevi, hem de kariyerleri açısından çok önemli bir dönüm noktası olmuştu. Cliff öldükten sonra yerine Jason Newtsed gelmesi üzerine, albüm yayınlandıktan sonra herkesin beklentilerini karşılamada bazı sıkıntılar ortaya çıktı. Herkes tanıdık bir ses, ve alıştıkları Cliff basını aramıştı. Ancak bunun tam tersine bas gitarın neredeyse hiç duyulmaması büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu albüm boyunca Jason kendini istediği gibi yansıtamamakla kalmayıp bazı tepkilerin de odağı olmuştu.
Bunca tepkiye rağmen Ulrich'in bateri performansı ve Hetfield'in riffleri albüm resmen uçurmaya yetmişti. Hetfield mükemmel rifflerinin yanında söz yazarlığıyla da aslında bir metal albümünün ne kadar anlamlı olabileceğini ve sadece enstrümanlardan ibaret olmadığını gözler önüne sermiş, her şarkıda farklı konuları ele almış ve belki de bu albümü sözlerin anlamlılığı açısından Metallica'nın en oturaklı albümü olma konumuna ulaştırmakta büyük rol üstlenmişti.
Bu anlamlılığı bir tek sözlerde bırakmayıp aynı zamanda kapağa da taşımışlardı. Kapakta da görüldüğü üzere Adalet Tanrıçası (Lady Justice) yavaş yavaş çatlamaya başlamış, iplerle bağlanmış ve artık terazisinin adalet yerine paranın ölçüldüğü ve bu doğrultuda karar verildiğini gösteren bir albüm kapağı tasarımıyla karşımıza çıkmışlardı.
Girişte bizi karşılayan ilk şarkımız BLACKENED;
Resmen "Hani bu ne be kardeşim be?!" dedirtecek türden bir giriş yaparak albüme hızlı bir şekilde adımımızı atmış bulunuyoruzz. Albümün günah keçisi Newsted ile Hetfield'ın bestelediği intro herkesin beyninde ilk önce bir bomba etkisi yaratıyor, ardından gelen riffler ve Ulrich'in davul sesi ile resmen oracıkta bayılıyoruz diyebilirim. Devamında ise;
Albüme de adını veren ...AND JUSTICE FOR ALL;
Kapağında da değindikleri konuyu neredeyse 10 dakikalık bir şarkı olarak yansıttıkları bu şaheserde, Hetfield sözlerini ve düşündüklerini hiç çekinmeden bizlere de aktarmış; bir nebze olsun adalet, yoksulluk gibi kavramları dile getirmek için uğraşmış ve ne kadar iyi bir söz yazarı olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır.
Albüme Grammy Ödülü kazandıran işte o şarkı... ONE;
Savaşın acı yüzünü ve bir gencin çaresizliğini anlatan bu şarkı belki de Metallica'nın en ünlü şarkılarındandır. "Johnny Got His Gun" romanının öyküsü üzerine yazılan bu şarkı, müzik başlamadan önce bir savaşın ortasından gelen helikopter ve silah seslerinin duyulması ile başlar. Ardından şarkıya Hetfield, mükemmel gitar girişi ile girer ve birkaç saniye sonra Kirk Hammett'in gitar solosu ile devam eder. Son nokta olarak Ulrich'in davulu ve sözlerle de birlikte şarkı birbirini tamamlar ve bir bütün haline gelir.
Şarkının hikayesine de değinecek olursak;
Johnny adında bir genç askere gider ve birinci dünya savaşına alınır. Daha çok gençtir, arkasında sevgilisini bırakıp askere gelmiştir. Ardından bir gece cephedeyken kaybolur. Savaş esansında saklanmak ve korunmak için bir bombanın açtığı çukura girer, çünkü askerlerin inanışına göre bir yere iki kere bomba düşmez. Ama maalesef gerçekler böyle olmaz. Johny'nin üstüne bomba düşer ve acil bir şekilde hastaneye kaldırılır. Başlarda ne yaşadığını anlamaz, ardından doktorlar dikişlerini alırken kollarını ve bacaklarını kaybettiğini ve daha da kötüsü görme, konuşma ve işitme işlevlerini de kaybettiğini fark eder. Artık sadece düşünceleriyle baş başa kalmıştır. Günler geçer zaman akar, zaman da geçtikçe artık Johnny insanlarla rüyalarında telepatik bir yolla iletişime geçmeye başlar. Ama aslında bunlar gerçek değildir. Yine rüyalarının birinde babasının çocukken öğrettiği mors alfabesini hatırlar ve kafasını yastığa vurarak insanlarla iletişime geçmeye çalışır. Askeri hastanede olduğundan dolayı insanlar Johnny'i anlar ve onla iletişime geçerler. Johnny doktorlardan ötenazi (kısacası ölmek) istemiştir. Ama general buna izin vermez. Klibin sonunda Johnny yalnız başına yatakta yatarken akıllara aslında bunun bir ölüm olup olmadığı gelir. Çünkü resmen kendi bedenine hapsolmuş, oracıkta yalnız başına ölüme terk edilmiştir...
Cliff Burton'a TO LIVE IS TO DIE;
İnanın oturup bu şarkı hakkında satırlarca yazmak isterim ama zaten grup bana söz bırakmayıp, kendileri bir şeyler demeden aslında çok şey ifade etmeyi başararak, yaşadıkları derin hüzün ve acıyı kendi yöntemleriyle bütün dünyaya bir kere daha göstermiş, ne bana ne de bir başkasına söyleyecek bir söz bırakmadan şarkıya son noktayı koymuşlar.
Bugünlük benden bu kadar. Yazımı bu şarkıyla noktalayarak geriye kalan düşünceleri, hisleri ve yorumları size bırakıyorum...
ALBÜMÜN GERİ KALANINA ULAŞMAK İSTEYENLER İÇİN;
Comments