Bugün sizlere geçen haftaki yazımızdan farklı olarak bir bir çoğumuzun dinlediği ve çok sevdiği popun kralı olarak adlandırılan Michael Jackson'un bizim dilimizde ''eni vici vokke'' diye bildiğimiz Smooth Criminal şarkısının enteresan arka planından bahsedeceğim.
Michael Jackson'ın 7. stüdyo albümü olan Bad'in çok bilinen şarkılarından olan ve çoğumuzun hafızasına klibindeki kütle çekimine karşı yapılan hareket ile kazınan Smooth Criminal'de Jackson'ın neden sürekli ''Annie Are you ok?'' diye sorduğunu merak ettiniz mi?
Kim bu ''Annie'' ve şarkıda 42 defa iyi olup olmadığı neden soruluyor?
Aslında bir CPR mankeni olan ve ''Resusci Annie'' olarak bilinen bu manken bir çok insanın hayatının kurtarılmasında rol oynamış ve dünyada en çok öpülen kadın olarak bilinen 16 yaşında nehirde ölü bulunmuş bir kızın yüzünden esinlenilerek yapılmış.
SEN NEHRİNİN BİLİNMEYEN KADINI
19. yüzyılın sonlarında Fransadaki Sen Nehri kıyılarına ölü bir kadın bedeni vurdu. L’lnconnue de la Seine yani ''Sen Nehrinin Bilinmeyen Kadını'' olarak adlandırılan ve 16 yaşında olduğu düşünülen bu bedenin neden orada olduğu, nasıl orada boğulduğunu kimse bilmiyordu. O dönemde dünya çapında görülen faili meçhul cinayetlerden bir diğeri olabilirdi, belki de kadın canına kıymaya karar vermişti veya yanlışlıkla nehre düşmüştü... Kimse bilmiyordu. Vücudunda hiçbir iz yoktu, dolayısıyla intihar olduğu sonucuna varıldı. Tabii belki de, Michael Jackson'ın ima ettiği gibi bir ''Smooth Criminal'', yani ''pürüsüz,hatasız,ardında hiçbir ipucu bırakmayan bir katil'' de olabilirdi.
O zamanlar Paris'te cesetler, kimliklerinin belirlenebilmesi için halkın görebileceği açık morglara konar ve halka sergilenirdi. Umulan, kızı tanıyan birinin çıkmasıydı lakin kimse çıkmadı. Günümüzde artık bu tarz bir kimlik belirleme yöntemine gerek kalmasa da o dönemler Paris'te çok popülerdi; hatta turistik bir etkinlik olduğunu söylemek dahi mümkün.
Bu kızın yüzüne bakanlar, son derece huzurlu bir ölüm yaşadığı izlenimine kapıldılar. Bilinmeyen kadın, belli belirsiz gülümseyerek ölmüş gibiydi. Ve anlatılanlara göre, cesedi gören morg görevlilerinden biri de öyle düşünmüş olacak ki yüzündeki bu yarım yamalak huzurlu gülümsemeyi ölümsüz(?) kılmak için yüzüne plaster döküp kalıbını çıkartarak bundan maskeler üretmeye başladı.
İnsanoğlunun klasik tüketim çılgınlığına bu maske de uyum sağlamaya başlamış olacak ki Paris'teki birçok dükkanda ölen bu kızın suratından yapılan kopyalar satılmaya başlandı. Oradan Almanya der iken tüm avrupada popüleritesi de başlamış oldu. Kısa sürede ''L'Inconnue'' yani Bilinmeyen Kadın'ın yarım yamalak gülümsemeyle ölmüş yüzü, evlerde dekotarif süs olarak kullanılmaya başlandı.
Cesedin popülertesi o derece arttı ki meşhur yazar ve filozof Albert Camus, onun güzelliğini ''boğulmuş Mona Lisa'' olarak tanımladı. Şairler ve yazarlar, onu konu eden yazılar yazdılar ve kısa sürede kim olduğu bilinmeyen bu karakter, kötü şans ile suyun ağırlığı altında kalmış, kalbi kırık bir kadın kahramana dönüştü.
Maalesef o zamanlar insanların aklından ne geçtiğine dair net bir delil yok. Neden bu kızın ölümü onları bu denli etkiledi ve nasıl böylesine bir ikon haline geldi bilmek zor. Müze arşiçvisi Héléne Pinet, 2007'de The Guardian'a şöyle diyor:
''Aklındaki gerçekler o kadar belirsizdi ki, her yazar, istediği her şeyi o pürüzsüz yüze yansıtabilirdi. Suda ölüm çok romantik bir kavramdı. Ölüm, su ve kadın... Baştan çıkarıcı bir kombinasyondu.''
Nedeni artık her ne ise, o kadar meşhur olmuştu ki; Alman gençleri yüzlerini onun gibi yapmaya çalışıyorlardı. O dönemlerde bir eleştirmen, cesedin yüz hatlarını absürt bir şekilde ''çağın erotik idolü'' olarak tanımlamıştı.
ANNIE'NİN DOĞUŞU
Norveç'ten Asmund Laerdal isimli bir oyuncak üreticisi, o güne kadar tahtadan ürettikleri oyuncaklar yerine plastikten oyuncaklar üretmek istiyordu. Bu amaçla yaptığı denemeler sonucunu "Annie" adını verdiği, gözleri kapalı şekilde uyuyan, doğal görünümlü saçlara sahip bir oyuncak bebek üretti. Savaş sonrasında bu oyuncak, Norveç'te "yılın oyuncağı" dahi seçildi!
Bir gün Laerdal'in 2 yaşındaki oğlu Tore, neredeyse boğularak ölüyordu. Oğlunun boğulmakta olduğunu gören babası, engelli oğlunu sudan çıkardı ve göğsüne vura vura suyu vücudundan atmayı başardı. Eğer bunu yapmamış olsaydı, oğlu ölecekti.
Bundan birkaç yıl sonra nefes alamayan veya kalbi durmuş kişilere yapılması gereken müdahaleler konusunda tıp öğrencilerini eğitmek için oyuncak bebeklere ihtiyacı olduğunu söyleyen bir grup anesteziyolog, Laerdal'in şirketiyle anlaştılar. Tıp grubu içerisinde Peter Safar isimli hekim de vardı. Safar, meşhur CPR, yani cardiopulmonary resuscitation, yani Türkçe tabiriyle suni tenefüs veya kalp masajı uygulamasının babasıydı. Laerdal, bu yöntemi eğitmekte kullanılabilecek, insan boyutunda maketler üretmek için kolları sıvadı.
Minyatür araba ve oyuncak bebek üretmeye alışmış bir oyuncakçı için, kalp masajının fiziksel karmaşıklığını güvenilir bir şekilde gösterebilen, gerçekçi ve işlevsel bir manken yapmak zordu. Vücut kısmını çok zorlanmadan halletti; ancak yüzü neye benzeyecekti? Sonuçta bu, ölmekte olan biriydi ama eğitim görecek insanları çok da korkutmak istemiyordu. Yüz hakkında düşünürken, kayınvalidesinin evindeki duvarda asılı olan bir maket aklına geldi. Maketin yüzünde gizemli bir yarı gülümseme vardı. İşte o yüz, L'lnconnue de la Seine, yani Sen Nehri'nin Bilinmeyen Kadını'ydı!
Nihayet Resusci Annie adı verilen bu maket, kısa sürede piyasayı alt üst etti. Öyle ki, tarihte üretilmiş en başarılı hasta simülatörü olma unvanına erişti. Sydney'deki Westmead Çocuk Hastanesinden pediatrik yoğun bakım uzmanı Marino Festa şöyle söylüyor:
"Bu mankenin etkisi muazzam oldu. Annie, başlangıçta Laerdal tarafından savunulduğu gibi, sağlık hizmetlerinde kullanılan simülasyonların vitrin yüzüdür."
CPR müdahalesinde bulunmadan önce hastaya iyi olup olmadıklarını sormanız gerekiyor. Diyelim ki hastanın ismi Annie... "Annie, iyi misin?" demeniz gerekiyor ki, nefes alıp alamadığını öğrenebilin.
"Annie, iyi misin?"
"Annie, are you OK?"
Comments