top of page

Londra'dan Alternatif Bir Ses: Carrie Abyss

  • Yazarın fotoğrafı: Cem Özkılıç
    Cem Özkılıç
  • 22 saat önce
  • 4 dakikada okunur

Kimi zaman bize sıkıntı veren şeylerin düşüncelerinden uzaklaşmak, duygusal enerji yükümüzü boşaltmak, daha hafiflemiş hissetmek için çok neşeli, hareketli müzikler dinleriz. Müzik çağlar boyu birçok kültürde keyif yaratmanın başlıca yollarından olmuştur. Ancak müzik her zaman bir şeylerden kaçmanın aracı değildir. Kimi zaman da sorunlarla yüzleşebilmek, kafamızı kurcalayan bir meseleyi daha görünür, elle tutulur kılıp onunla başa çıkabilmek, bizi boğan hislerle doğrudan mücadele edebilmek için daha yoğun, derin, karanlık seslere ihtiyaç duyarız. Londra'dan Bernadette Lara'nın Carrie Abyss projesi, tam bu son bağlamda tarif etmek istediğim yere oturan, oldukça özgün müzik projelerinden biri.

ree

Lara, şahit olduğu haksızlıklara, baskılara karşı duyduğu rahatsızlığı, "rahatlatıcı bir öfke tezahürü" olarak tanımladığı müziğiyle bir tepki ortaya koyarak yansıtıyor. Alternatif metal, elektro-endüstriyel, darkwave, alt-pop, post-punk gibi birçok türden aldığı elementleri birleştirerek, karanlık ruhsal bir varlığı anımsatan vokallerle süslüyor, tek bir türle betimlemesi zor olan, dinleyicinin adeta içine işleyen, yüksek ritimli ancak ketum şarkılar yaratıyor. Londra'da yaşıyor ancak Türkiye topraklarından oraya gitmiş bir sanatçı ve bu memlekette eşi benzerine çok rastlanmayan türde işler ortaya çıkartıyor. Daha öncesinde melodik death metal, psikedelik rock gruplarında yer almış, kendisine ait bir pop müzik projesi olmuş ve ayrıca Türk klasik müziğini funk müzikle birleştirdikleri bir projede de eserler üretmiş. Müziğinin sıra dışılığını, birçok farklı sahne ve türle haşır neşir olmasına dayandırabiliriz pekala. Carrie Abyss, bugüne değin 2 adet dijital EP yayınlamış:

  1. "mass destruction." (2024)

  2. "Hey, Sinner" (2025)

mass destruction. elektronik müzik elementleriyle bezenmiş bir alternatif metal/rock yapıtı. Güçlü ve coşkulu bass'lar, yırtıcı ve yakıcı gitarlar, tören havasında sade ve sert ritmik davullar ile büyüleyici bir sesin hipnotize edici birleşiminden meydana geliyor. Şarkılar bazen daha yoğun, bazen daha seyrek, dinleyici duygularını bu iki zıt kutup arasında gidip gelirken daha canlı yaşayabilsin diye ustaca kurgulanmış. Müziği dinlerken tehditkar hissettiriyor, bu da insanın mücadeleci ruhunu tetikliyor. Bu EP'de favorim, "not enough" oldu benim. Şarkı sözlerinde insanın kendisiyle olan kavgasını betimleyen bir anlatı var. İkili bir ilişkide kendini yetersiz hisseden ve sorgulayan bir insanın ağzından yazılmış. Ancak bu, hayattaki her sorgulamaya uyarlanabilir. Ve bu hisleri, müziğin tansiyonunun şarkı içindeki değişimiyle çok güzel paralel hale getirmiş sanatçı. Klasik gitar, synthesizer ve nazik davul dokunuşları, kendini irdeleyen ardışık sözlerle birleşerek bir girizgah yapılıyor. Ardından daha sert elektro gitar riffleriyle şarkı farklı bir boyuta geçiyor, bir gerçekle yüzleşme, ardından beraberinde bir mücadele daveti var. Kalbi kırılan her insanın ömründe en azından bir kere yaşadığı bu ruh halini oldukça iyi betimlemiş.

ree

Hey, Sinner ise bu sene Ekim ayında çıktı. Elektronik müzik altyapısından yükseliyor tamamen, vokaller ve ezgiler genel olarak daha atmosferik, daha ritüelistik ve oryantalist bir havası var önceki EP'ye kıyasla. Çok yoğun bir gerilimin ardından gelen dağılma, ardından kısa sürede tekrar toparlanıp yola koyulma hissi veriyor. Karanlıkta yolunu arayan birine, bilge bir varlık mistik bir sesle liderlik ediyormuş gibi, vokallerini böyle tarif edebilirim. Şarkılar içinde planlı kopuşlar ve birleşmeler daha fazla, bir ekşi bir tatlı yemek gibi, tezatların varlığı birbirlerini çok daha etkili kılmalarını sağlıyor; sanatçının bu yöntemi önceki EP'de de kullandığını düşünürsek bu yöntemde giderek ustalaştığını anlıyoruz. Ve karanlıkta bize yol gösterenin bir kadın olması, kadınların sesini kısmaya çalışan baskıcı karanlığa bir inatla direniş niteliğinde. Sanatçının açılımıyla, Hey, Sinner, günahları nedeniyle lanetlenmiş ve ilahi gazap, ruhsal manipülasyon ve kendi uyanışıyla başa çıkmak zorunda kalan genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Bu EP kapsamında Father, Forgive Me çok özel geldi bana. Seraphim de çok yoğun, vurucu ve dinleyicide saplantı yaratan bir şarkı ama yine de Father, Forgive Me derim. Her şeyden önce, şarkıda yer verdiği darbuka resitaline dinlediğim andan beri vurgunum, hiç beklenmedik bir yerde çıktığı için belki de, çok hoşuma gidiyor. İçinden geçtiğimiz çağda ortaya çıkmış olan elektronik müziği, antik çağlardan gelen ritüelistik vokallerle birbirine imrendirici bir başarıyla harmanlamış; Lara, bu şarkıyı şu şekilde tanımlıyor: "Utanç duygusunu güce, boyun eğmeyi ise kendine hakim olmaya dönüştüren, akıldan çıkmayan bir yalvarış." Bu parçayı EP'nin en sonuna koymuş olması ve bunun yayınladığı en son parça olması, bu zirvenin sonunda müziğin devamını heyecanla arzular biçimde bırakıyor dinleyiciyi. Daha fazlasını istiyorsun, öyle sarıyor ki, bittiğinde boşluğa düşmüş hissediyorsun.

ree

2 EP arasında bir bağ olduğunu tekrar tekrar dinledikçe daha iyi hissediyorsunuz. mass destruction. bir insanın bireysel serzenişlerini ve sızlanışlarını daha çok ileri çıkarırken, Hey, Sinner, sanatçının tepki duyduğu her şeye daha fazla sesleniyor ve ona dikleniyor. 2 EP arasında hem cüret hem de prodüksiyon farkı hissediliyor. Bu, sanatçının ilerledikçe daha ustaca işler çıkartacağının kanıtı niteliğinde. Bu noktada benimki sanırım bir eleştiri değil, bir temenni; müziğiyle ilgili benim tek istediğim şey, metal müzik ögelerine yer vermeye devam etmesi olur. Elektronik müzikle de yansıtmak istediği duyguları oldukça iyi yansıtıyor. Ancak metal müziğin yıkıcılığı, ekstremliği, bu müziği çok güzel zenginleştirecek, yeni betimlemeler katacaktır. Umarım devam eden şarkılarında ilk EP'de kullandığı gitarlar ile 2. EP'deki ritüelistik atmosferi ustaca bir şekilde harmanlar diyorum. Carrie Abyss dinlerken, başta güvenli hissedilen bir yolculuğun zamanla beklenmedik şekilde tedirgin edici bir kayboluşa evrilmesi gibi bir his yaşıyorsunuz. Bozuk bir rüya gibi, huzurlu hissetmeyi beklerken korktuğunuz imgelerle dolu. Açılışta söylediğim üzere, bu tedirgin ediciliğin bir amacı var. Sanatçı, yaşadığı dünyada ve memleketinde karşılaştığı politik sorunları dile getirmek, gördüklerine duyduğu öfkeyi müziğine yakıt haline çevirerek müziğini daha çarpıcı ve etkili kılmak, adil ve eşit bir yaşam için ilham yaratmak istiyor. Bunu da duygularımızı gevşeten, düşüncelerimizi dağıtan müziklerle değil, duygularımızı uyandıran ve zinde tutan müziklerle yapabileceğimiz aşikar... Sidewalks and Skeletons, Tempers, Skeler, Nada, Nine Inch Nails gibi birçok müzisyene benzer hissiyatlar taşıyan bu özgün müzik, umarım yıllar boyu derinleşerek devam eder. Karanlıkta ses olduğun için teşekkürler Lara.


 
 
 

Yorumlar


Rock ve Metal Haberleri İçin Abone Olun!

RÖPORTAJLAR

LİSTELER

YENİ ÇIKANLAR

  • White Facebook Icon
  • Instagram - Beyaz Çember

Kritikzine 2024 by Kritik Records © Tüm Hakları Saklıdır

ALBÜM KRİTİKLERİ

HAKKIMIZDA

Rock metal haberleri, röportajları, albüm incelemeleri içeren güncel müzik portalı

bottom of page