Bazı albümler ilk görüşte kendini belli eder. Lou Reed'in "Transformer"ı tam öyle bir albüm, daha ilk bakışımızda kapağının anlaşılmayan büyüsüyle bizi içeriye sürüklemeyi başarıyor. Dönemin yer altı kültürünü ve toplumun sosyolojik yapısını tek bir albüm kapağı karesiyle bize doyasıya sunuyor. Lou Reed'i anlamak için önce The Velvet Undergorund'ı anlamamız lazım sanırım. Şarkılarında hikayeleştirerek anlattıkları konuların daha önce bu kadar cesur ve içten yazılmamış olması onları ileriye taşıyor. Daha grupça bir albüm çıkarmış olmamalarına rağmen Andy Warhol'un dikkatini çekiyorlar ve gelecek kuşaklara sürekli ilham kaynağı olmaktan çekinmiyorlar.
Yaptığı müziği "Gerçek şeyler hakkında yazıyorum. Gerçek insanlar, gerçek karakterler" olarak nitelendiren Lou bu noktada David Bowie'nin de desteğini alarak Velvet Underground sonrası ikinci solo albümüyle bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başarıyor. Radikal kararlarla dolu sallantı yaşamı hayatının sonuna kadar çıkardığı sansasyonel albümlerle bize eşlik ediyor. 49 sene önce çıkan Transformer albümüyle bize aynı duyguları aynı tazelikle yaşatan Lou Reed'i bu güzel şarkıyla anıyoruz.