Parisli Ağır Abiler: Bérurier Noir
- Yağmur Barçın Firik
- 14 Tem
- 2 dakikada okunur
Anglo-Amerikan bir ekolden çıkan Rock müzik direniş ülkesi Fransadan çıkarsa ne olur? Bu yazıda hep beraber göreceğiz.
Fransızca öğrenmeye başlayan rock müzik severler için ne yazık ki popüler ölçekte müzik yok. Noir Desiri saymazsak tabii...Gerçi Noir Desir de niche bir seçenek. Her şeyin tarihine bu kadar meraklı bir tip olduğum gibi bunu da merak etmeden geçemedim ve aylardır yazamadığım siteye bir şeyler yazayım dedim aslında..Belki özür mahiyetinde belki de mentalimin yeniden gelişini kutlar olabiliriz.

Anglo-Amerikan merkezli rock tarihi, sözü hep New York, Londra ve Seattle üzerinden anlattı. Ancak Paris sokaklarında, banliyölerde ve Bordeaux gibi liman kentlerinde bambaşka bir rock damarı akıyordu. Direnişin ve devrimler tarihinin yegane dili olan Fransızca kendine rock müzikte de yer buldu.
Bérurier Noir de bunlardan biri. Ömrü kısa olan bu grup 1983 yılında sahneye çıkıp sadece 6 yıl ayakta kalabilmiş. 2003-2006 yıllarında da yeniden kurulan grubun genresi anarko punk.

Grup fazlasıyla garip bir tarihe sahip olmakla birlikte gruba ait tüm materyaller Fransız Milli Kütüphanesinde sergileniyor ve seneye Erasmus stajı yapmak isterseniz eğer tarihten lead singer Françoise ulaşabilirsiniz kendisi Lyonda tarih profesörü çünkü.
Beruier Noir sadece bununla değil aynı zamanda şarkıları ile hala gündemde. “Porcherie” şarkısındaki “La jeunesse emmerde le Front National” sloganı, Fransa’da 2024 seçimleri öncesinde tekrar protesto marşına dönüştü; gençler TikTok’ta söylüyor, Manon Aubry gibi siyasetçiler ve Marion Cotillard gibi ünlüler tarafından kullanıldı. Le Pen'e karşı güçsüz Macron olmasına rağmen 80lerden gelen o dalga aşırı sağa karşı olan en güçlü kültürel dokunuşlardan biri şu an.
Grubun kurucu vokalisti François Guillemot, sahnede genellikle “Fanfan” adıyla tanınıyordu. Rennes doğumlu olan François daha akademik bir hayat yaşıyor dediğim gibi Erasmus stajı yapmak için birebir.
Gitar ve vokalde yer alan Loran Béru ise grubun hem müzikal hem de ideolojik çizgisinde önemli bir figür. Paris banliyölerinden gelen Loran, sokak kültürüyle iç içe büyümüş ve bu isyanı gitarına taşımıştı. Söz yazımında da aktif rol oynadı.
Bérurier Noir’ın grotesk estetiğinin ardındaki isimlerden biri olan Masto ise maskeler, sahne dekorları ve afiş tasarımlarıyla grubun görsel dünyasını şekillendirdi. O da Paris’in sanat çevresinden gelen bir figürdü.
Grubun ilk dönem canlı performanslarında eşlik eden Helno, kısa bir süre sonra Les Négresses Vertes adlı başka bir alternatif gruba katıldı. Parisli olan Helno, Fransız alternatif müzik sahnesinin 1980'lerdeki önemli figürlerinden biri haline geldi; ne yazık ki 1993’te aşırı dozdan hayatını kaybetti.

Bérurier Noir, klasik baterist kullanmak yerine bir drum machine (Roland TR-707) tercih ederek punk sahnesinde yenilikçi bir estetik yarattı. Bu elektronik ritim makinesine “Dédé” adını verdiler ve onu grubun sahne kadrosuna dahil ettiler.
Dédé, tıpkı canlı bir üye gibi grubun ikonografisinde yer aldı, afişlerde, konserlerde, hatta şarkı sözlerinde bile bir karakter olarak konumlandırıldı.
Tüm bu yönleriyle Bérurier Noir, sadece Fransız punk sahnesinin değil, dünya müzik tarihinde marjinalin sesi olmayı başarmış nadir gruplardan biri. Kaliteli müzikleri asla ölmediği gibi gerçek ideolojilerin de ölmediğinin kanıtı.
Bérurier Noir sizi sadece pasif bir isyana ya da dalgaya değil gerçekten dövüşmeye çağırıyor. Hala şarkılarının protestolarda mihenk taşı olması da bunun bir örneği.



Yorumlar