Hazır 15. yılı yaklaşıyorken, sizleri 2008 yılına, Türkçe metalcore'un eski temsilcilerinden Pickpocket'ın albümünün çıktığı zamana götürmek istedim bu gün. Albüm; Onur Özgönül'in yerine göre yırtıcı vokalleri ve renkli sesi, Kaan Yayla'nın ve Barbaros Özoktar'ın melodik ve enerjik gitar motifleriyle birleşip bir de üzerine Emir Celt'in sağlam, güçlü davullarını alarak karşımıza çıkıyor. Grup her anlamda dağılmış, hatta resmi siteleri arşivlenmiş bile olsa, özellikle Türkçe müzikseverlerin gönlünde, kendi dillerinde belki de bu kadar iyisinin olmayışıyla yer etmeye devam ediyor. Gelin bu gün bu çok sevdiğim albüme hep beraber benim gözümden bakalım.
Hayalle Gerçek Arasında
Albümün ilk parçası bizlere vaat edeceği şeyleri inceden göstererek sakin bir şekilde başlıyor. "Belki çıkar karşıma" çıkışıyla beraber daha enerjik ve vurgulu bir davul, güçlü gitarlar ve kirli vokalleri duymaya başlıyor, albümde bizleri nelerin beklediğini daha net görmeye başlıyoruz. Melodik ara partlardan sonra da işin içine keyifli bir breakdown da koyan grup kendine ilk şarkıdan hayran bırakıyor.
Kork Benden
Net favorilerimden biri. Audioslave vari, grunge havası taşıyan gitar motiflerini ekstra kısımlarla biraz daha melodik hale getirerek kendi tarzıyla harmanlayan grup, verse'e oldukça hareketli giriyor. Ana motifin, şarkının diğer kısımlarındaki gelişimi, değişimi ve keyifli kullanımı şarkıya devinim kazandıran bir hareket olurken, davuldan ötürü hissettiğimiz dur-kalk havası da bu devinimi destekler nitelikte duyuluyor. Bir Soundgarden şarkısının üstünde davul sound'unun yükseltildiğini ve vokallerin daha kirli olduğunu hayal edin, üstelik Türkçe! İnanılmaz bir parça.
Karanlığı Beklerken
Sound'uyla bizleri camdan yağan yağmuru izlerken derin düşüncelere sürükleyen parça, müzikal anlamda karakterinden ödün vermeden bunu yapmayı başarıyor. Biraz daha karanlık duyulan bu parçada gerek söz odaklı melodik kısımlar, gerek tempo üzerindeki hareketler bu duygusal yoğunluğu getiriyor. Şarkının son kısmında ise bu duygusallık yerini bir headbang seansına bırakıyor ve bir müthiş parça daha bitiyor.
Rüyalarım
Bass gitarın kredisini hak ettiği bu parçada da bir önceki parça gibi bir yaklaşım görülüyor. Özellikle grubun sırtını yasladığı ana motifleri geliştirme ve yayma fikri şarkılara bir devinim katarken davul üzerinden sağlanan tempo kontrolü de bu gelişim üzerinde bir zıtlık yaratmış oluyor bana göre. Güçlü vokaller ve melodik haz da üstüne eklenince inanılmaz oluyor.
Özgürlük
Dinlerken sözlerinde senfonik metal esintilerinin yer aldığı, yani aslında pastoral ögelerle işin içine giren şarkı, aynı zamanda oldukça güçlü bir başlangıç yapıyor. Özgürlük, esaret, zaman gibi kavramları rüzgarın bestesi, oyuncak ve "bak özgürsün şimdi" sözü, gibi diğer kavramlarla bir şekilde ilişkilendirerek gerçekten "hayalle gerçek arasında" bir boyuta götürüyor grup. Bunu yaparken da sürükleyen, devamında ne olacağını iple çektiğimiz melodilerini bize dinletiyor. Özgürlük gerçek mi, yoksa hayal mi? Soru gibi, cevabı da flu.
İlk
Motifi ilk duyduğumdan beri zaten çok sevmişimdir, gittikçe gelişmesi ve eninde sonunda bass ve davulla birleşerek verse için bir baz haline gelmesi gibi ekstra güzel duyulan bir hareketle beraber şimdi de odaklanınca bir kez daha büyülenmiş oldum. Şarkının muazzam atmosferini yaşayarak sözlerini dinlemek bence ekstra bir ayrıcalık, bu yüzden sizi şiddetle şarkıları dinlemeye davet ederek bu yazıda sözlerden alıntı yapmamaya gayret ediyorum. Bu şarkı hakkında da ekstra söze hiç gerek yok fakat gitar solosundan bahsetmeden geçmeyelim. Bu solonun en güzel özelliği muazzam eşlikçi bir davulu olması. Gitaristlerin genelde yakındığı, bulunca da sevindiği tarzda bir davul eşliği, oldukça keyifli.
Ne Fark Eder?
Delay'in baz bir motif oluşturmak için kullanıldığı bu nadide parça bana grubun bu albümündeki çoğu parçada bu "camdan dışarı bakarken derin düşüncelere dalma" hareketini çağırdığını fark ettirdi. Bunu yaparken aynı anda sert müzik yapabilmeye devam etmek gerçekten kaliteli bir iş ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Belki eksik olarak sözlerin kafiyelerinden söz edilebilir fakat inanın bana kulağa batan bir durum olmuyor, bu da demek oluyor ki grup amacına ulaşıyor. Vokal melodilerinin özgünlüğü bu eksiği kapatırken bir de bunun üzerine oldukça ritmik-melodik dengesinde ilerleyen gitar motifleri ve davul kısımları dinlemek de cabası oluyor.
Unutamam
Mod düşüren girişler üzerine gelişen, evrilen ve yükselen bir dinamizm katmayı sürdürüyor grup bu parçasıyla da. Melodik anlamda her zamanki gibi özgün davranmaya ve doyurmaya devam ederken sert karakterinden en çok ödün verdiği şarkıyı dinliyoruz belki de grubun. Yine de belirlemiş olduğumuz hareketler şarkı boyunca ilerleyerek devam ediyor ve bizi işin sonunda yine oldukça yüksek bir nakarat ve outro'ya bağlamış oluyor.
Vazgeç
Ve işte o parça... Akustik girişiyle, bu parçaya kadar olan formülü devam ettirmekten de öte, sanki bu kez gerçek bir ballad dinleyecekmişizcesine bir hava uyandıran ikinci gitarın tatlı melodisiyle de bu savı destekleyen, fakat içten bir scream'le 180 derece ters döndüğümüz o parça. Şarkının melodik olarak çok fazla değişimi var ve hepsi birbirinden melodik, birbirinden keyifli. Bütün bu akustik girişten sonraki yükselmeyle, anlık bir dönüş yaparak üzerimizden o "dışarıyı izleme" hareketini almış gibi gözükse de şarkının sözleri maalesef birazcık oraya itmeye devam ediyor sizi. "Sondaki breakdown neden bu kadar kısa?" diye sorduktan sonra diğer şarkıya geçiyoruz.
Son
Bir şeylerin bitişi başka şeylerin başlangıcı olabilir havasında bir atmosferi var bence şarkının. "Bu son kurban umudun yolunda, bu son oyun Tanrının huzurunda." derken, aslında en nihayetinde umut etmeye başlamış, veya umut ettiği şeye ulaşmış birisi var fakat bu sürecin ne kadar acı olduğunu, ne kadar tatsız geçtiğini "Melekler ağlar, bir hiç uğruna." diyerek anlatıyor.
Bu sözlerin arkasındaki melodi tabi ki de grubun karakterinden ödün vermeyecek şekilde bir agresifliğe ve güce sahip. Dur-kalk'lardan biraz daha uzak olup, sadece şarkının son kısmında bir build-up'a yer veren grup bir anlamda da hikaye anlatımını şarkısının anatomisine yansıtmış oluyor.
Bu albümü sadece benim yazdıklarımla anlamak ve takdir edebilmek mümkün değil maalesef, dinlemeniz ve dinletmeniz önemle rica olunur, müzikle kalın!
Comments